Categories:

Avantajları ve Dezavantajlarıyla 5G Teknolojisi

5G’yi tanıtmadan ve ondan bahsetmeden önce, nedir bu “G”, tarihsel süreçte nasıl bir yol izlemiştir? Öncelikle bu sorulara cevap verelim.

 

Kısaca İngilizce dilinde Generation kelimesenin baş harfi olarak alınan “G”, teknolojinin neslini temsil etmektedir. İlk olarak 1979 senesinde Japonya’da “Kablosuz telefonların anası” diyebileceğimiz 1G teknolojisi hayatımıza girmiştir. 1G, yeterince verimli olamaması ve yeni doğan ihtiyaçlar neticesinde teknolojinin gelişmesiyle beraber yerini 2G’ye bırakmıştır. 2G, bant genişliği fazla olan, az işlemcili bir ağ yapısına sahipti fakat bu teknolojinin de zamanına göre olumsuz yanları vardı. Bunlardan en bilineni, hatlar kullanılmadığı halde bile meşgul çalan telefonlardı. 2G’den 3G’ye geçişte ne kadar ara süreçler olsa da, bir devrim niteliğinde görülen 3G’nin hayatımıza girmesi ve yaygınlaşması akıllı telefonlarla gerçekleşti. 3G ile şebekelerin aktif kullanım sorunu bitirilmiş olsa da, kısa sürede 3G’nin de olumsuz yanları keşfedilmeye başlandı. Özetle bahsetmek gerekirse bu sorun hücresel veri kullanım hızının düşmesiydi. Yerinde durmayan ve sürekli gelişen teknoloji tabii ki de bu sorunu 3G’yi geride bırakan bir yenilikle çözdü. Bu yenilik 4G’ydi. 4G teknolojisi akıllı telefonlar, tablet bilgisayarlar, internet modemleri ve daha pek çok yenilik ile hayatımızın birçok alanında kullanılır oldu. 4. nesil kablosuz iletişim ağ olan 4G, bant genişliği sayesinde yüksek hızda veriler sunabilmekte. 4G altyapısının düzgün bir şekilde kurulu olduğu ülkelerde GSM operatörleri yaklaşık 100 Mbps’ye kadar internet hızı servis edebilmektelerdir. 4G peki kusursuz bir teknoloji mi? Geliştirilemez mi? Tabii ki hayır… 4G’nin belki de en büyük dezavantajlarından birisi, bu teknolojiyi kullanan aletlerin şarjının hızlı bir şekilde tükenmesi. Sırada ise yeni yeni doğmakta, gelişmekte ve yaygınlaşmakta olan 5. nesil mobil telekominikasyon hizmeti olan 5G var. Nedir bu 5G, önceki nesillerden farkı var mı? Olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?

 

5G, ilk prototip çalışmaları Samsung ile birlikte Çin Mobil Araştırma Enstitüsü’nün Kasım 2016 yılında başarıyla tamamladığı yeni nesil bir kablosuz telefon teknolojisidir. Yeni ve son nesil bu teknoloji, bir önceki sürüm olan 4G’den yaklaşık 100 ile 1000 kat arasında daha hızlı olacağı biliniyor. Gerçek şebekelerde 4,7 Gbit/sn indirme hızına, laboratuvar ortamında ise 7,5 Gbit/sn indirme hızına ulaşmıştır.

2025 senesine kadar bütün dünyada 5G teknolojisinin yaygınlaşacağı öngörülürken, bu sürenin COVID-19 pandemisi sebebi ile 2026-2027 senesine sarkacağı tahmin edilmektedir.

Bu yeni nesil gelişmeyi diğer iletişim ağlarından ayıran en temel özelliklerden birisi, “Her şeyin” teknolojisi olan bir inovasyonun temelini oluşturması. Her şeyin diyoruz çünkü gerçekten de hayatımızda gördüğümüz neredeyse her şeye uyumlu olabilecek bir teknoloji. Otonom sistemlerden, güvenlik sistemlerine, endüstriyel üretimlerden tıp ve eğlence alanına kadar bir çok yerde kullanılabilecek olan bu teknoloji “Nesnelerin interneti (IOT)”dir ve temelinde 5G’ye dayanmaktadır.

 

5G teknolojisini şu anda dünyada en yaygın olarak kullanabilen ülke Çin’dir. Çin’i Güney Kore ve Amerika Birleşik Devletleri takip etmektedir. (Güney Kore’de bir beyzbol takımının maskotu olan ejderhanın 5G teknolojisi sayesinde sanal olarak yaratıldığı videoya buradan ulaşabilirsiniz.)

 

Şu anda ürünlerine 5G teknolojisini en iyi entegre edebilen firma Huawei’dir. Hatta Huawei bu yeni nesil ağı kullanmak isteyen ülkelere altyapı oluşturma konusunda en başta gelen tedarikçi firma konumundadır.

 

Peki 5G’nin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

 

Avantajları:

  • Şu anda kullanmış olduğumuz 4G ile dakikalar süren indirmeyi neredeyse saniyeler içerisinde gerçekleştirebileceğiz. Hem zamandan kazandıracak bir teknoloji hem de önceki sürümlerde gördüğümüz telefon ve tablet gibi araçlardaki şarj problemini ortadan kaldıracak.
  • Uzaktan kullanılan robotlar ile tıp dünyasında bir devrim yaratan 5G sayesinde kilometrelerce öteden ameliyatlar gerçekleştirilebilecektir. Bunun ilk başarılı örneği Çin’de yaklaşık 3000 kilometre uzaklıktan bir doktor tarafından yapılan başarılı bir beyin ameliyatıdır.
  • Otonom otomobiller hayatımızda yaygınlaşmaya başlıyor. Otonom otomobiller ilk piyasaya sürülmeye başlandığında birtakım güven sorunları vardı fakat 5G ile kurulacak olan akıllı şehirlerde bu sorunlar tamamen ortadan kaldırılacaktır. “Araçtan her şeye” anlamına gelen V2X diye tanımlanan iletişim ağı, araç ile dış dünyayı anlık olarak değerlendirebilecek ve bunu kesin kararlar ile sağlayacaktır. Kısaca bu durum aracın otomatik pilotuna kendimizden daha çok güvenebileceğimiz anlamına gelmektedir.

 

 

 

 

  • Milyarlarca kamera ve sensör ile bütün bir dünyanın, ülkelerin en ücra köşelerinin ve her insanın, anlık olarak görsel analizi yapılabilecek, veriler toplanabilecektir. Bu durum ülkelerdeki suç oranını düşürmekle kalmayıp aynı zamanda kazalara anlık müdahale edilmesi gibi pek çok olumlu getiriye sahiptir. Çin “Skynet” isimli geniş projesi ile bu çalışmalara başlamıştır.
  • 5G teknolojisinin arttırılmış gerçeklik (VR) üzerindeki etkileri ise kablosuz ve daha verimli olarak, gerçek hayata da uyarlanmış sanal oyunlara-dünyalara kolaylıkla erişebilecek olmamızdır. Mesafeler fark etmeden sanal olarak gerçeğinden ayırt edilmeksizin başka bir ortamda bulunabileceğiz.
  • 5G ile akıllı üretim fabrikalarda yaygınlaşmaya başlayacaktır. Hem daha hızlı, hem sıfıra yakın hatalar, hem de bir fabrika içerisinde bulunan bütün robotlar ortak iletişim ağlarını kullanarak insanlardan daha senkronize çalışabileceklerdir.

 

Dezavantajları:

  • 5G sinyalleri, baz istasyonları arasına giren ağaçlar ve binalardan etkilenmektedir. Bu sebeple akıllı şehirler isimli projeler tamamen hayata geçmeden 5G’nin her alanda kullanılması zor görünüyor. Bu durum ise ülkeler ve telekominikasyon şirketleri için yeni altyapı çalışmalarına bütçe ayırmalarını zorunlu hale getiriyor.
  • 5G, yüksek frekanslı (60GHz-100GHz) ve geniş dalga boylu radyo sinyalleri ile bir noktadan bir noktaya erişim sağlar. Bu sebeple yaklaşık her 150 metrede bir sinyal güçlendirici ve yeni baz istasyonlarını gereklilik haline getirir. Bu sorunu aşmak için de 4G’den daha fazla maliyet ve altyapı çalışmasına ihtiyaç vardır.

 

 

 

  • Bu yeni teknoloji, 4G’ye kıyasla daha fazla arka kapı uygulaması içermesinin getirdiği bir dezavantajla güvenlik konusunda ülkeleri ve özel firmaları düşündürmektedir çünkü daha fazla arka kapı uygulaması demek, daha fazla güven açığı demektir.
  • 5. nesil mobil telekominikasyon hizmeti olan 5G’nin belki de en endişe veren dezavantajlarından birisi sağlığa olan etkileridir. Bu teknoloji ardında bıraktığı eski sürümlere göre daha yüksek frekansta sinyaller ürettiği için daha fazla sayıda elektromanyetik dalga üretmektedir. Bu ise daha fazla radyasyon demektir. İnsan sağlığına uzun vadede bu radyasyonun etkilerine hala kesin olarak açıklık getirilmemiştir. Almanya’da bulunan Aalen Üniversitesi bünyesinde yürütülen bir çalışmada elektromanyetik alanda geçirilen süre ile farelerde kansere yakalanma oranları arasında açık bir bağlantı olduğu raporlanmıştır. Bunun yanısıra İngiltere Kanser Araştırma Merkezi uzun yıllarca takip ettiği verilere dayanarak cep telefonu kullanımı artışı ile beyin timörü vakalarının arasında bir ilişki olabileceğini de açıklamıştır. Onlarca bilim insanı bağımsız bir şekilde duyurular ve bildirilerle 5G’den daha az radyo frekansı bulunduran elektromanyetik alanların insan sağlığına zararlarını dile getirmişlerdir. İnsanlar dışında doğaya ve diğer canlılara da etkisi olduğu söylenen problemlerden bazıları şunlardır:

 

  1. Kalp ritim bozukluğu
  2. Kanserler
  3. DNA hasarları
  4. Nörolojik hasarlar
  5. Öğrenme ve hafıza defisitleri (zayıflıkları)
  6. Otizm
  7. Bal arılarında yuva kaybı.
  8. Tavuklarda yumurtlama dürtüsü bozulması.
  9. Doğal hava dengesinin bozunması ve daha pek çoğu…

 

5G önerilmeden önce 3000’den fazla hekim tarafından imzalanan Freiburger İtirazı da dahil olmak üzere, kablosuz teknoloji genişletilmesinin durdurulması için onlarca kez çağrıda bulunuldu. 2015 senesinde 41 ülkeden 215 bilim insanı Birleşmiş Milletler’e (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) tehlike işaretlerini iletti. Yeni çıkan ve çıkmaya devam eden yayınlarda da bu endişelerden göz ardı edilmeyecek sayıda bahsedilse de Dünya Sağlık Örgütü elektromanyetik alanların insan sağlığı açısından önemli ölçüde tehlike arz etmediğini söylemektedir.

 


İlginizi Çekebilir: Mülakatlarda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Detaylı Bilgi Edinmek için Ziyaret Edebilirsiniz: 5G Nedir? 5G’nin Avantajları ve Dezavantajları

Tags:

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir