Anadolu rock müziği, Türkiye’de 1960’ların sonunda ve 1970’lerin başında ortaya çıkan ve Türk müzik tarihinde önemli bir yere sahip olan bir müzik türüdür. Bu müzik türü, Türkiye’nin zengin kültür mirasının, rock müziğin ve dünyada esintisi yeni yeni hissedilmeye başlanan sentetik müzik tonlarının birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Doğuşuyla beraber Türkiye’deki sosyal ve sosyo-politik konuların üzerinde durulabilecek, değişimin öncüsü olabilecek bir ortam yaratmıştır.
Anadolu rock müziği, Türkiye’deki gençler arasında popüler hale gelerek, onların duygularını ifade etmelerine yardımcı olmuştur. 1970’lerde Türkiye ve tüm Dünya’da toplumsal değişimler yaşanmaktaydı. Dolayısıyla hem insanların üretirken ve tüketirken keyif alabileceği hem de seslerini duyurup fikirlerini özgürce ve zaman zaman protest bir biçimde ifade edebileceği bir müzik topluma ilaç gibi gelmişti. Bunun sonucunda varlığının başlangıcından itibaren Anadolu rock müziği, gençlerin sesini duyurmasına ve toplumsal sorunlara dikkat çekmesine yardımcı olmuştur.
Anadolu rock müziğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Barış Manço, Türkiye’de Anadolu rock müziği tarzını popüler hale getiren sanatçılardan biridir. Barış Manço, şarkılarında toplumsal sorunlara dikkat çeken sözler kullanarak, gençlerin duygularına tercüman oldu. Özellikle “Dağlar Dağlar”, “Lambaya Püf De”, “Hal Hal” gibi şarkılarıyla Türk toplumunun birçok kesiminde büyük bir hayran kitlesi kazandı. Bu hayran kitlesini kazanmasında tüm toplumun “Barış Abi”si olması ve herkesin onda kendinden bir parça bulması yatıyor diyebiliriz.
Erkin Koray, Selda Bağcan, Cem Karaca, Moğollar, Üç Hürel, Ersen ve Dadaşlar ile daha ismini sayamadığım birçok isim ve grup da daha önce bahsettiğim gibi müzikleriyle kulaklarımıza ölümsüz ezgiler bırakırken bir yandan da toplumun sesi olmuş ve kendi dönemlerini aşarak her neslin müziğin haline gelecek sözler bırakmışlardır. Türün öncüleri, Türkiye’nin birçok farklı bölgesindeki ve dönemin revaçta olan türlere kıyasla kendi sesini duyuramamış olan çok değerli müzik değerlerimizi kendi türleriyle harmanlayarak daha önce duyulmamış bir müzik türü yaratmışlardır. Bunun sonucundaysa Anadolu rock müziğinin genişlemesine ve zenginleşmesine önemli bir katkı sağlamışlardır. Aynı zamanda belirtmemiz gerekir ki bu sanatçıların birçoğu döneminde “Gariplerin Sesi” olarak adlandırılmıştır. Sosyal, kültürel ve daha birçok konudaki olaylara sessiz kalmamayı tercih ederek sözlerinde sıkça yer vermelerinden bu ünvanlarını fazlasıyla hak ettiklerini görebiliyoruz. Tabii ki etki alanları bu protest yapıda kalmayıp gerek dostluğun bahsedildiği gerekse temanın aşk olduğu şarkılarıyla gönüllerimizde taht kurmayı başarmıştır.
Anadolu rock müziği, Türkiye’de her alanla doğrudan ilişkiliydi. Bu müzik tarzı, sosyal değişimin yansımasıydı demek yanlış bir yorum olmaz. Sanatçıları en çok da gençlerin duygularına tercüman olan bu müzik türü, aynı zamanda gençler için de müzik konusunda çok büyük bir ilham kaynağı oldu. Türün temsilcisi diye örneklendirdiğimiz sanatçıların yanı sıra daha önce ne yazık ki birçoğumuzun adını duymadığı sanatçılar ve gruplar da mevcut. Bunların hemen hemen hepsinin de gençlerden oluşan gruplar olduğunu görmekteyiz. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki gençlere ilham kaynağı olan bu müzik türü çıkışıyla beraber birçok gencin de katılımıyla yelpazesini genişletmiş ve bu tür altında müzik üreten gençlerin daha önce bahsettiğimiz Anadolu’nun çok değerli ezgileriyle tanışmalarına da vesile olmuştur.
Sonuç olarak, Anadolu rock topluma birçok açıdan fayda sağlamıştır. Değişimleri tetikleyen ve her kesmin sesi olan bu müzik, büyük çoğunluğu gençler olan dinleyici kitlesinin yaşamlarında sadece bir müzik türü olmaktan öteye geçip mihenk taşı haline gelmiştir.
MERT USTA
No responses yet